8 Nisan 2018 Pazar

Sena GÜR

DOĞAL FLORA BAKTERİLERİ KANSERE KARŞI KORUYABİLİR


 






Araştırmacılar insan cildinde yaygın olarak bulunan bir bakteri türünün cilt kanserine karşı korunmaya yardımcı olabilecek bir madde ürettiğini ortaya çıkarttı.

Bilim adamları; Staphylococcus epidermidis suşuna ilişkin sürpriz keşfin, topluluk mikroplarının vücutta bulunmasının ve vücudu hastalığa karşı korumasının önemini vurguladığını söylüyorlar.
Bu suşun yokluğunda bireylerde cilt kanseri riskinde artış olup olmayacağı net olarak bilinmiyorken, ekip bu bulguların, bir gün hastalar için koruyucu tedavilere öncülük edebileceğinin mümkün olduğunu söylüyor.

San Diego California Üniversitesi'nden araştırmanın ortak yazarı Prof. Richard Gallo; “Bu suşun varlığı doğal koruma sağlayabilir veya çeşitli kanser türlerinin büyümesini engellemek için tedavi edici bir şekilde kullanılabilir” diyor.

Bu keşif biraz şans eseriydi. Önceki araştırmalar, çoğunlukla sağlıklı insan cildinde bulunan Staphylococcus türlerinin ürettiği kimyasalların belli zararlı bakterileri öldürdüğünü gösteriyor, ekip antimikrobiyal güçlerini keşfetmek için çok sayıda suşa baktı.

Science Advances dergisi, Gallo ve meslektaşlarının nasıl sonuçlar arasında kaldıklarını anlatmasını yazıyor; streptokokal boğaz enfeksiyonlarından sorumlu zararlı bir bakteri türünü öldüren bir madde üreten Staphylococcus epidermidis suşunu keşfettiler. Bunu yapan tek suş değilken, bu mikropların ürettiği alışılmadık kimyasal, adenin adı verilen DNA'nın anahtar bileşenlerinden birine benzeyen bir yapıya sahip.

Gallo; “Bu suş aslında antimikrobiyal aktivite için olan bir ekranda tespit edildi, ancak bu suş tarafından üretilen kimyasalların yapısını belirlediğimizde, tümörlere karşı aktivitesi olup olmadığını belirlemek için deneyler yaparak ilerledik.” diyor.

Araştırmacılar, buldukları; “6-N-hidroksiyaminopürin (6-HAP)” denilen kimyasalın, DNA üretimini engellediğini, hücre kültürleriyle çalışıldığında 6-HAP’ın, çeşitli tipte tümör hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını önlediğini ortaya çıkarmıştır.

Bu maddelerin farelere enjekte edilmesi ile ekip 6-HAP'ın toksik olmadığını tespit etti. Bununla birlikte, melanoma hücreleri farelere aktarıldığında, 6-HAP almış hayvanlar bu maddeyi almayan hayvanlara göre %60 daha küçük olan tümörler ile sonuçlanmıştır.

Ekip ayrıca, 6-HAP üreten Staphylococcus epidermidis suşunun farelerin cildine uygulanması ile canlılar ultraviyole ışığına maruz bırakıldığında, olgunlaşmış ön-kötü huylu cilt tümörleri ve etkilenmiş fare sayısının, bu maddeyi üretmeyen bir suşa maruz kalanlara kıyasla büyük ölçüde azaldığının görüldüğünü bulmuştur.

Gallo;” Staphylococcus epidermidis, insan derisinde ortak olarak bulunurken, ekip sağlıklı nüfusun muhtemelen yaklaşık %20 sinin 6-HAP üreten bir suşa sahip olabileceğini söylüyor. Çalışmamızın ortak olduğunu bulduk ama herkes üzerinde değil.” diyor.

Çalışmaya dahil olmayan Cardiff Üniversitesi'nde insan mikrobiyom araştırması profesörü olan Prof. Julian Marchesi, bu bulguları memnuniyetle karşıladı;

 ”Bu araştırma insan mikrobiyatalarının ve bu durumda cilt mikrobiyomunun sağlık için ne kadar önemli olduğuna ilişkin gelişen anlayışa katkıda bulunmuştur. Bu mikroplara ihtiyaç duymak üzere evrim geçirdik ve insan biyolojisinde oynadıkları tüm rolleri tam manasıyla anlamaya ve insan olmanın ne olduğu hakkında daha fazla düşünmeye başlamalıyız. Bu heyecan verici çalışmanın bir sonraki aşaması, onu insan klinik çalışmalarına dönüştürmek ve bu bakteri ürünü olan kimyasalın, konağı cilt kanserlerinden koruduğunu göstermek olacaktır.”

KAYNAKÇA:

Sena GÜR

About Sena GÜR -

Scientia vincere tenebras.

Abone Olun :